Cevat İNCE’nin koordinatörlüğünde düzenlenen Kent ve Tarih Üzerine Sohbetler programının ikincisi 21 Ekim 2019 Pazartesi günü Çanakkale Savaşları Enstitüsü toplantı salonunda gerçekleşti. Programının bu haftaki konuğu Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Rüstem ASLAN oldu. Aynı zamanda Troya kazı başkanı olan Prof. Dr. Rüstem ARSLAN, “Troya Savaşları’ndan Çanakkale Savaşları’na ve Kent” başlıklı sunum gerçekleştirdi.

Program, Cevat İnce’nin Prof. Dr. Rüstem ASLAN’I tanıtımı ile başladı. Sayın Aslan’ın arkeoloji dışındaki ilgi alanlarından ve şiir kitaplarından söz ederken çevrilerini de hatırlattı. Ardından, Alman gazeteci E.Bleeck-Schlombach’ın “Allah il Allah Mit den Siegesfahnen an den dardanellen ımdauf Galipoli” adlı eserinin “Allah İllallah Çanakkale Destanında Savaş İmamları” adı ile Aslan’ın Türkçeye çevirerek kazandırdığı kitabı imzalatarak sözü Prof. Dr. Rüstem ASLAN verdi. Prof. Dr Rüstem ASLAN, sohbete başlarken sohbetin konusu olan iki savaşın anakronik olarak mukayesesinin mümkün olamayacağını altını çizdi. Ardından pek çok araştırmacı tarafında bu iki savaş zaman zaman birlikte okunduğu çalışmalara da rastlandığını vurgulayarak sözlerine başlayan Aslan, 90. ve 100. yıllarında Troya Savaşları hakkında farklı yerlerde gerçekleştirdiği sunumlara da gönderme yaparak sohbeti sürdürdü. Her iki savaştan bazı kesitlerin karşılaştırmasını yaparken benzer yorumların yer aldığı yayınlardan da örnekler sundu. Sohbet esnasında sık sık Çanakkale savaşları konusunda bir uzmanlığı bulunmadığına vurgu yaparak Çanakkale savaşları süresince özellikle bölgede bulunan gazeteci ve askerlerin anısında yer alan Troya merkezli anlatımlara yoğunlaştığını ifade etti. Anılarda yer alan Troya kenti kalıntılarına dair anlatı, fotoğraf ve belgeleri toplamaya çalıştığını ve bunları paylamaya çalıştığını ifade ederken ulaşabildiği pek çok fotoğrafı, fotoğrafa dair anıları da ekleyerek paylaştı.

Türk ve yabancı askerlerin anılarındaki Troya anlatıları içinde özellikle İngiliz ve Fransız askerlerinin kendilerini Troya kahramanları ile özdeştirmeleri konusuna dikkat çekti. Yıllar sonra aynı duygular ile savaş alanında alınan notlar ve mektupların yazıldığının altını çizdi. Kalvertlerin Kokona Çiftliği’nde kalan Türk subaylarının anılarına değinirken, Troya harabelerinde Schliemann yarmasından Çanakkale Boğazı’na bakan bir Türk subayının fotoğrafı ile Troya harabelerinin boğaza olan hakimiyetini hatırlattı. İki savaşın bir birinden çok farklı zamanlarda yaşanmış olmasına rağmen aynı coğrafyada gerçekleşmeleri nedeni ile benzer hikâyelerin oluşmasının yanı sıra Troya antik kenti sınırlarında buldukları 1915 yılından kalan siperlerden de 1915’e ait farklı savaş malzemelerine ait objeler çıktığını ve alanın doğrudan 1915’de yaşanan savaşa da tanıklık ettiğini ispatlayan izlerin varlığının önemli olduğunu paylaştı. Morgenthau, Pregier vb. gibi yabancı gazetecilerin Troya’yı ziyaretleri sırasında genellikle Çanakkale Savaşı ile Troya Savaşları’nı nedenleri, oluş şekli ve sonuçları bakımından karşılaştırmada bulunduklarını ve anılarında bu konuya geniş bir yer verdiklerini belirtti. Çanakkale Muharebeleri’nde savaşan askerlerin sık sık kendilerini Troya savaşındaki kahramanlarla karşılaştırarak, içinde bulundukları modern savaşın antik Troya savaşının bir yansıması olduğunu düşündüklerini ifade etti. Çanakkale ve Troya Savaşları farklı zamanda ve farklı halklar arasında meydana gelmiş olmasına rağmen etkilerinin hala hissedilebilmesini günümüzde bu savaşlara ait izleri Troya Ören Yeri ve Çanakkale savaş alanları gibi maddi kalıntıların yanı sıra insanların hafızalarında iz bırakan destanlaşmış hikâyelerin de etkisinin olduğunu belirtti. Son olarak yeni açılan Troya müzesinin Çanakkale savaşlarında Şehit olan bir Türk askerinin mezar taşı ile başlayıp sunuda da kullandığı Schliemann yarmasından Çanakkale Boğazı’na bakan bir Türk subayının fotoğrafı ile bittiği ve bu iki obje arasında diğer objelerin dönemleri ve hikayelerinin yer aldığını ifade ederek bitirdi. Çok sayıda araştırmacı ve meraklının katıldığı program, soru-cevap bölümünün ardından Cevat İNCE’nin konuşmacı Prof. Dr. Rüstem ASLAN’a hediyelerini takdim etmesiyle sona erdi.